Neden "Çayım taze..."?

Aklıma geldiğinde içimi ısıtan bazı anlar vardır.
Bunlardan çocukluğuma dair hatırladığım; annemin, sabahtan akşama kadar sokaklarda oynadığımızda ve heryerimiz toz-kir içindeyken, bizi içeriye alma çabasıyla seslenişidir: "Çocuklaaar, hadi artık akşam soğuğu çıktı, içeriyeeeee!!!"
Artık akşam soğuğu çıkmıştır, bundan korunacağımız, ısınacağımız, temizleneceğimiz yuvaya çağrılmaktır bu. Güven verir, huzur verir, içimi dinginleştirir. O günlerde de, şimdi de...
Artık yetişkinim. Beni akşam soğuğu çıktığı için eve çağıran ses yok. Hâlâ zaman zaman akşam soğuğu çıkıp, üzerime bir hırka almam gerekse, içim ısınır, güvende ve huzurlu hissederim. Sanırım örgü örmeye başladığımdan beri, bu yüzden hep hırka örüyorum:)
Annem'e Sevgilerimle...

Gelelim bugüne...
Büyüyünce içimi ısıtan cümlelerden biri; telefonun ucundaki bir dosta,
"Çayım taze, sıcak simitleri al gel" demek...
Bu cümle benim için dostluk demek, huzur demek, paylaşmak demek, hadi gel demek, gel de iki lafın belini kıralım demek. Davet eden de olsan, edilen de, ne fark eder ki?
Çayım taze...
Hadi alın sıcak simitlerinizi, peynirlerinizi, gelin bloğuma, iki lafın belini kıralım :)

Heyyfi

29 Mayıs 2013 Çarşamba

BİR 29 MAYIS HİKAYESİ...

29 Mayıs 1953 yılında, evlerden birinde bir erkek çocuk dünyaya geldi. Doğduğu o gün, İstanbul'un fethinin 500. yıl kutlamalarıyla aynı güne rast gelmişti. Bunun için dışarıda kutlamalar yapılıyordu. Ev halkı dedi ki, "Bu çocuğun bugün doğması bir işaret olmalı, ismi mutlaka Fatih olacak."
Bebeğin ismi Fatih oldu...
Sonra düşündüler ve dediler ki, "Sadece Fatih yeterli olmaz, bugün doğduğu için ikinci isim olarak Mehmet de eklemeliyiz..."
Bebeğin ismi, Mehmet Fatih oldu...
Evin teyzesi, bütün ailenin çok saygı duyduğu biriydi. Dedi ki:" Hayır, ben bu çocuğun isminin Uğur olmasını istiyorum, mutlaka uğur getirecek bu aileye..."
Ev halkı teyzeyi kıramadı.
Bebeğin ismi Mehmet Fatih Uğur oldu...


Yıllar sonra Karadeniz'in küçük bir şehrinde bir kız bebek doğdu.
Yıllar, elele verdi.
Yağmurun toprakla buluşması gibi, gökteki yerdekiyle buluştu...
Evlendiler...
Bugün hem nişan yıldönümleri, hem de kadının "hocam ve kocam" dediği eşinin doğum günü...

Canım kocam, doğduğun gün için şükrediyorum...
Ruhunun, ruhuma dokunduğu gün için şükrediyorum...
Kalbin kalbime ulaştığı için şükrediyorum...
Seni çok seviyorum...

Heyyfi...

- Posted using BlogPress from my iPad

25 Mayıs 2013 Cumartesi

İMZA: KARIN İZMİR İMZA GÜNÜ

İzmir'de imza günündeydik. Katılım epeyce yoğundu. Çok sevdiğim arkadaşlarım, ailem ve İzmir'li yazarlar da oradaydı.
Varlıklarıyla bana destek veren tüm arkadaşlarıma ve aileme teşekkür ediyorum. Blogunu büyük bir keyifle takip ettiğim ve tanımak için sabırsızlandığım Öznur'um da oradaydı. O kadar içten ve sıcak ki. Canım arkadaşım, ne iyi ettin de geldin ve ben seni tanıdım...


Fazla kelime kullanmak yerine, fotoğraflar konuşsun diyor ve İzmir'den karelerle sizleri başbaşa bırakıyorum...



































Sevgilerimle...
Heyyfi...

Posted using BlogPress from my iPad

19 Mayıs 2013 Pazar

BUGÜN YAĞMUR YOK HAVADA...

19 Mayıs 1919, kurtuluşa giden yılların başlangıcı, inaçlı yüreklerin ve Büyük Önder'in sayesinde yıllarca kutlanacak milli bir bayrama dönüştü.
Lisedeyken, 19 Mayıs yaklaşırken, annemin komşu teyzelerle ayaküstü yaptığı konuşma bugün gibi kulaklarımda: "havada yağış olmasa da, çocuklar bayramlarının tadını çıkarsalar"...
Havada en azgın yağış bile olsa kutlanırdı bayramlar. En fazla ıslanırdık, ciddiye almazdık azgın yağışları...
Bugün bayramımız kutlanıyor, ülkemin her yerinde, her yüreğinde.
Azgın yağışlar olsa bile ülkemde, kutlanacak mutlaka. Emanet çünkü bize...


Bugün biraz bulutlu, keyifsiz, acılı, karanlık ama, yağmur yok havada...
Coşkuyla kutlamak gerek bu büyük günü,
Bugün de, yarın da...
Bayramımız kutlu olsun...

Sevgilerimle...
Heyyfi...


- Posted using BlogPress from my iPad

16 Mayıs 2013 Perşembe

İMZA: KARIN - BASIN LANSMANI

128 kadının, hemcinslerine destek olmak için oluşturduğu bu kitabın lansmanı için İstanbul'daydık.
Her birimiz farklı renklerdik ve biraraya geldiğimizde gökkuşağı gibi olmuştuk.
Böyle bir projede yer almaktan çok mutlu oldum.
İşte lansmandan kareler....



Tanışmayı çok istediğim ve yazılarını keyifle takip ettiğim Esra Aylin Akalın, kakara kikiri bloğunu yazıyor aynı zamanda ve İmza:Kızın ve İmza :Karın kitaplarının kahramanlarından.
Sonunda kanlı canlı tanışabildik:)



Tanışmaktan büyük onur duyduğum kadınlar vardı, güçlü ve ilham veren...



lalenin bahçesi ile tanışma şansım oldu. Çok mutlu oldum...



Yazarların mektup ağacı:)



Fatih ve Armağan Portakal ile tanıştık. Armağan Hanım da eşine çok güzel bir sürpriz yapmıştı...
Yazarlardan Aynur Hanım'dan da imza alma şansım oldu...



STET Derneğinin gülen yüzü Ayşe Tolga...



Bu güzel projenin lokomotifi, her daim gülen yüzüyle Banu Hanım...
Banu Özkan Tozluyurt, Banunun dünyası blogunun da yazarı aynı zamanda...



Lale Manço da büyük ustaya çok özel bir mektup yazmış...



Aşkı anlatan adam Mehmet Coşkundeniz'e eşi, Derya Coşkundeniz aşkını anlatmış mektubunda...



Yüzü her daim gülen Aynur Tümen, bir kişisel gelişim uzmanı aynı zamanda.(Solda)
Sevgili Burcu ise bir müzik öğretmeni. Eşi ile birlikte büyük bir renk kattılar lansmana. Sevgili Burcu'yu tanımaktan çok mutlu oldum.



Türkiye için büyük bir değer olan Ersan Erdura'ya eşi Leyla Hanım, çok güzel bir mektup yazmış. Mutlulukları daim olsun...



Annelerin en güzel mavi bakanı, Mavianne, uzun süredir keyifle takip ettiğim bir blog yazarıydı. Kendisini tanımaktan çok mutlu oldum. O mavi gözleri sevgi dolu bakıyordu. Arkadaşı Burcu Hanım ile birlikte gelmişti Ankara'dan... Mavianne harikasın:)



Başka bir ustaya da mektup vardı. İlkim Karaca, Cem Karaca'ya yazmıştı özlemini...



Yüzü hep gülen ve bir gün uzun uzun sohbet etmek istediğim Ayşe Serpil Şengör ile de tanışma şansım oldu.


Ertesi sabah FOX TV'de, Fatih Portakal ile Çalar Saat Programı'nda röportajımızı görünce pek keyiflendik:)

Sevgilerimle...
Heyyfi...

4 Mayıs 2013 Cumartesi

İMZA: KARIN

Uzun zamandır heyecanla, "Artık raflarda!.." haberini bekliyorduk. Banu Hanım'dan gelen güzel haberle birlikte çok heyecanlandık.
Geliri STET Derneği'ne bağışlanacak olan bu kitap için, 128 kadın kocalarına mektup yazdı. Bir kısmı, seslendiremedikleri kelimeleri, cümle yaptı mektubuna yazdı, bir kısmı kızgınlığını, yaralarını, sitemlerini döktü mektubuna, bir kısmı da her daim dilinden düşürmediği sevgi cümlelerini paylaştı.

Bu 128 mektuptan biri de bana ait. Hem hocam, hem kocam olan biricik aşkıma yazdım bu mektubu. Umarım keyifle okursunuz.
Alınan her kitap Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu için bir bağış niteliğinde olup, sizleri de bu güzel projenin bir parçası yapacak aslında...


Bütün bu aşamalarda, proje ile bizler arasında köprü olan, emeği ve yüreği ile bu projenin hayat bulmasına aracı olan Banu Hanım'a minnet borçluyuz.
Banu Özkan Tozluyurt, çok güzel yazılarıyla zaten takip ettiğim bir yazar aynı zamanda. Yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
STET Derneği, geleceğimizi şekillendirecek olan çocuklarımızı yetiştiren annelere, birçok alanda destek veriyor. Çok önemli konularda etkinlikler düzenliyor ve kadınların kendilerini çok yönlü geliştirmesine yardımcı oluyor. Hedeflenen ise, gelecekte bilinçli bir nesil için, öncelikle onları yetiştiren kadınların bilinçli olması...

Hukuk, Kişisel Gelişim, Ebeveynlik, Kariyer, Girişimcilik, Meslek Edindirme konularında danışmanlık ve eğitim veriyorlar.
Bir yardım kuruluşu değil, yeni nesil bir dernek yaklaşımına sahipler. Detaylı bilgileri buradan alabilirsiniz.

Hayatımdaki en büyük eksiklerden biri, bir çocuktu. Bir çocuğum olsun ve onu en güzel şekilde yetiştireyim istemiştim. Bunu yapamadım ama bunu yapan bir derneğe, minicik de olsa destek verebilmiş olmaktan dolayı çok mutluyum.
Bu mutluluğu yaşamama sebep olan "İmza:Karın" yaratıcılarına ve biricik aşkıma, çok teşekkür ediyorum...

Basın bültenine de buradan ulaşabilirsiniz.

Sevgilerimle...
Heyyfi...



- Posted using BlogPress from my iPad