Neden "Çayım taze..."?

Aklıma geldiğinde içimi ısıtan bazı anlar vardır.
Bunlardan çocukluğuma dair hatırladığım; annemin, sabahtan akşama kadar sokaklarda oynadığımızda ve heryerimiz toz-kir içindeyken, bizi içeriye alma çabasıyla seslenişidir: "Çocuklaaar, hadi artık akşam soğuğu çıktı, içeriyeeeee!!!"
Artık akşam soğuğu çıkmıştır, bundan korunacağımız, ısınacağımız, temizleneceğimiz yuvaya çağrılmaktır bu. Güven verir, huzur verir, içimi dinginleştirir. O günlerde de, şimdi de...
Artık yetişkinim. Beni akşam soğuğu çıktığı için eve çağıran ses yok. Hâlâ zaman zaman akşam soğuğu çıkıp, üzerime bir hırka almam gerekse, içim ısınır, güvende ve huzurlu hissederim. Sanırım örgü örmeye başladığımdan beri, bu yüzden hep hırka örüyorum:)
Annem'e Sevgilerimle...

Gelelim bugüne...
Büyüyünce içimi ısıtan cümlelerden biri; telefonun ucundaki bir dosta,
"Çayım taze, sıcak simitleri al gel" demek...
Bu cümle benim için dostluk demek, huzur demek, paylaşmak demek, hadi gel demek, gel de iki lafın belini kıralım demek. Davet eden de olsan, edilen de, ne fark eder ki?
Çayım taze...
Hadi alın sıcak simitlerinizi, peynirlerinizi, gelin bloğuma, iki lafın belini kıralım :)

Heyyfi

31 Temmuz 2012 Salı

Sizce bu "tesadüf" mü?

Size bir hikaye anlatmak istiyorum. Bir gün eşim internette gezinirken, gençlik yıllarına ait olan ve onu çok duygulandıran, konusu "Piknik" olan bir yazı ile karşılaştı.
"Piknik" Ankara'nın sembollerindendi ve bu yazıyı okurken o yılların özlenmiş duyguları, gözlerinden yaş olarak süzülüyordu. Okuduğu bu yazı "Düş Hekimi" Yalçın Ergir'e aitti (http://www.ergir.com/Piknik.htm). Böylece yeni "Piknik"in Armada AVM yemek katında açılmış olduğunu öğrendik. Soluğu orada aldık.
İçeriye girdik. Heyecanlıydık. Eski bir dostla yıllar sonra karşılaşmış olmanın keyifli heyecanı vardı. Şanslıydık ki ortaklarından Reşat Önat oradaydı.
Tanışmak istedik. Geçen yıllar ve bu yılların birikimi bedeninde, yüzünde, gözlerindeydi. Çok duygulanmıştık. Eşimin gençlik yıllarının en önemli sembollerinden birinin mimarı karşımızdaydı.
Kendisine Düş hekimi Yalçın Ergir'in yazısını ve bu yazıdan nasıl etkilendiğimizi anlattık.
Reşat bey içeriye gitti. Yanında yüzünde huzur olduğunu hatırladığım biriyle tekrar geldi. Yanındaki kişi Yalçın Ergir'di.
"Tesadüfen" gittiğimiz Armada AVM'de Reşat Bey'i ziyarete gelmiş olan Yalçın beyi "tesadüfen" gördük, tanıştık, sevdik, sohbet ettik. Kitaplarından bahsettik, imzasını aldık. Çok keyifliydi.
Gelelim bugüne;
Bu bloğu yazma kararımdan sonra, bloğumun konsepti gereği çay ve simit ile ilgili bir şiir arıyordum.
Buldum.
Fakat şiirin altında şair ismi olarak Nazım Hikmet Ran yazıyordu. Eşim bunda bir tuhaflık olduğunu ve bu şiiri hatırladığını söyledi.
Araştırdık.
Bizde imzalı olarak bulunan AKARSU Düş Hekimi-2 kitabında bu şiir vardı.



Belli ki internette bu şiiri paylaşan kişi yazarı hakkında doğru bilgiye sahip değildi. (Gerçi teknoloji ile ilgili bölümleri bu şiirin Nazım Hikmet zamanlarına ait olmadığını yeterince gösteriyor:))
Benim için böyle önemli bir çalışmanın başlangıcında bu isim "tesadüfen" tekrar karşıma çıkmıştı.
Sizce bu "tesadüf" mü?
Sevgili Yalçın Ergir, yüreğinize sağlık.
Varlığınız bizim için çok değerli.
Yeni öğrendik ki Reşat Önat 2011 Haziran'da vefat etmiş. Nur içinde yat "Piknik"in babası. Arkanda, hikayesinin bir bölümünde "Piknik" olan birçok kişinin anılarını bıraktın. Ne mutlu sana...








Sevgilerimle...
Heyyfi
- Posted using BlogPress from my iPad

Location:Ankara

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Mesajlar bize hep " bip bip" sesleriyle mi gelir?

Sanmam.
Evet, sık sık telefonlarımıza dostlardan, mağazalardan, bankalardan, vs. mesajlar gelir. Bu mesajlar, bip bip sesleriyle kendilerini bize duyururlar.
Benim burada söz konusu edeceğim mesajlar, geldiklerini belli etmiyorlar.
Anlamamızı bekliyorlar.
Bu mesajlara dikkat etmek ve kulak vermek artık hayatla benim aramda keyifli bir oyun halini aldı.
Tavsiye ederim. Bu oyunda hep siz kazanıyorsunuz.
Nasıl mı oynanıyor?
Bu oyunun bazı kuralları var.
Bu oyunu çok ciddiye almalıyız, sabırlı olmalıyız, oyunu terk etmemeliyiz, inancımızı hep korumalıyız ve bu oyunu oynamaya karar verdiğimizi, kendimize ve hayata haber vermeliyiz ki sonra oyun bozanlık olmasın:)
Şaka bir yana hayatımda bu mesajlara hep kulak veririm.
Öncelikle bu oyunu oynamaya karar verdikten sonra, artık tek yapacağım şey etrafıma bakmak oldu.
Bir süre sonra, zaman zaman tıkandığım anlarda bu mesajlar bana yardım etti. Kararlarıma yön vermemi kolaylaştırdı. Blog yazma kararım da böyle bir zamanda oldu.
Bazen izlediğim bir film, bazen bir reklam, bazen bir kitap kapağındaki başlık yada kitabın içinde bir yerlerde saklı kelimeler, bir şarkı... Birçok yerde var bu mesajlardan.
Yeter ki biz bu oyunu oynamaya karar verelim:)
İhtiyacımız olan şey, bize bir şekilde ulaşır.
Eğer sizde bu oyunu oynuyorsanız, alın simit ve taze çayınızı, paylaşın, iki lafın belini kıralım...
Belki de karşı teziniz vardır, belki de doğrudur.
Bilmiyorum.
Belki de ben bazılarınız için mesaj yazmış olabilirmiyim?
Bip bip...
Heyyfi

Nasıl " Çayım Taze"....

Mayaya karşı intoleransım olduğunu öğrendiğimden beridir (simit hariç :)) internette mayasız ekmek, poğaça v.b tarifler arıyordum. Bu sebeple birçok blog ile karşılaştım. Birçoğu çok keyifliydi. Hatta bazı blog yazarlarının öyle hoş tarzı vardı ki, bu yazarları daha yakından tanıyıp, çay ve simit eşliğinde sohbet etmek istedim.
Uzun süredir "çayım taze" fikriyle beni anlatan bir kitap yazmak istiyordum. Sonra bloglar arasında gezinirken "çayım taze" ile birçok kişiyle arkadaş sohbetlerimi yapabilirim diye düşündüm.
Sonuç olarak arkadaşlığınıza talibim:)
Çok iyi yemek yapamam, çok iyi örgü öremem ama kendimce keyif aldıklarımı paylaşabilirim.
İzlediklerimden, okuduklarımdan, yaşadıklarımdan, ilham aldıklarımdan birşeyler paylaşabilirim diye düşündüm.
Sizlerin hikayeleri de beni çok heyecanlandırıyor. Yorumlarınızla yapacağınız paylaşımlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
Burada paylaştığımız bir başarı hikayesi, bir fikir, belki aramızdan birileri için ilham kaynağı olur ve şahsen tanımadığımız birinin başarı hikayesinde yerimiz olabilir.
Benim hayatım da, günün birinde aldığım bir ilhamın verdiği güçle ve inançla yönünü değiştirdi.
Böyle dünyayı bile değiştirebiliriz, ne dersiniz:)
Hayatıma yön veren düşünce şekillerinden biri: " Hayatınızı belki bir gecede değiştiremezsiniz, ama yönünüzü bir gecede değiştirebilirsiniz" J. Rohn
Sevgilerimle...
Heyyfi...