Neden "Çayım taze..."?

Aklıma geldiğinde içimi ısıtan bazı anlar vardır.
Bunlardan çocukluğuma dair hatırladığım; annemin, sabahtan akşama kadar sokaklarda oynadığımızda ve heryerimiz toz-kir içindeyken, bizi içeriye alma çabasıyla seslenişidir: "Çocuklaaar, hadi artık akşam soğuğu çıktı, içeriyeeeee!!!"
Artık akşam soğuğu çıkmıştır, bundan korunacağımız, ısınacağımız, temizleneceğimiz yuvaya çağrılmaktır bu. Güven verir, huzur verir, içimi dinginleştirir. O günlerde de, şimdi de...
Artık yetişkinim. Beni akşam soğuğu çıktığı için eve çağıran ses yok. Hâlâ zaman zaman akşam soğuğu çıkıp, üzerime bir hırka almam gerekse, içim ısınır, güvende ve huzurlu hissederim. Sanırım örgü örmeye başladığımdan beri, bu yüzden hep hırka örüyorum:)
Annem'e Sevgilerimle...

Gelelim bugüne...
Büyüyünce içimi ısıtan cümlelerden biri; telefonun ucundaki bir dosta,
"Çayım taze, sıcak simitleri al gel" demek...
Bu cümle benim için dostluk demek, huzur demek, paylaşmak demek, hadi gel demek, gel de iki lafın belini kıralım demek. Davet eden de olsan, edilen de, ne fark eder ki?
Çayım taze...
Hadi alın sıcak simitlerinizi, peynirlerinizi, gelin bloğuma, iki lafın belini kıralım :)

Heyyfi

2 Mart 2013 Cumartesi

UZUN BİR ARA VE ASORTİK İLE TANIŞMA...

Bir süredir ne yazı yazabildim, ne de arkadaşlarımın bloglarını ziyaret edebildim.
Çok yoğun bir dönemin ardından gelen yolculuk da eklenince uzun bir ara vermiş oldum :)
Birçok arkadaşım, benden ses soluk çıkmayınca merak etmiş ve durumumu sormak için yorumlar bırakmış...
O kadar mutlu oldum ki. İnsanın en büyük zenginliği, yokluğunu fark eden ve onun için meraklanan arkadaşları.
Hepinize çok teşekkür ederim dostlarım. Varlığınızı bilmek bana çok iyi geliyor...

Arkadaşlarım ile planladığımız Bursa tatilinde, sevgili arkadaşım Asortik'i de ziyaret etmek istedim. Çok yoğun olmasına rağmen zaman ayırdı ve bizimle buluştu.





Asortiği yazılarından tanıyordum, renkli bir kişilik olduğu belliydi zaten. Takip ettiğim ve hiçbir yazısını kaçırmadığım için, onu epeyce tanıdığımı düşünüyordum. Tanıdığım kadarıyla da onu çok seviyordum.
Randevu saatimiz geldiğinde heyecanla onu bekledim. Evet evet, karşıdan gelen benim güler yüzlü Asortiğimdi...
Uzun uzun konuştuk, kahveler içtik, çaylar içtik, eşim bizim fotoğraflarımızı çekti.
Sanki yıllara dayanan bir arkadaşlık gibiydi. Bizler aslında birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Belki de normal arkadaşlıklarımızda kimsenin bilmediği en gizli kalmışlıklar, blog yazılarımızda paylaşılır hale geliyor. Bunun için de birbirimizi yıllardır tanıyor gibi oluyoruz.
Blog arkadaşlarımdan, Depresif Ayu ve Mazes ile tanışmıştım. Her ikisi de benim kıymetlilerim arasında. Her ikisi de, ömrüm boyunca hayatımda olmasını istediğim arkadaşlarımdan. Aynı duyguları Asortik ile de yakaladık.


O kadar tatlı ve olduğu gibi ki...
Doyamadım onunla sohbete. Birlikte bir hayalimiz var. Bir gün tüm Türkiye'deki blog yazarlarından gelebilenlerle buluşmak :)
Bu düşünce bizi çok heyecanlandırdı. Umarım bir gün gerçekleşir...
Canım Asortiğim bana Bursa'nın o muhteşem havlularından ve kendi elleriyle yaptığı keçe kalp hediye etti. O kadar güzeller ki. Her kullandığımda kalbimden sana sevgiler akacak canım. Bir de kendi elleriyle, bu hediyeleri sarmak için kalpli paket yapmış. Nasıl da ince ruhlu ve tatlısın canım arkadaşım.
Seni tanımış olmak, keyif dolu yazılarını okumak, yaptığın o muhteşem el işlerinin yolculuğunu okumak o kadar ayrıcalıklı ki.
Bilmelisin ki, artık Ankara'da ailenden bir kişi daha var. Hayatımda olduğun için çok mutluyum canım arkadaşım.

Sevgilerimle...
Heyyfi...

- Posted using BlogPress from my iPad