Her zaman yaptığım gibi, elimde alınacak kitap listeleri ile değil.
Beynen ve kalben hazırlıklı bir şekilde kitapçıdan içeriye girer, hiçbir yöne sapmadan ajanda ve not defterlerinin yanına giderim.
Yıl sonunda birçok kişi ajanda alır ya da bir yerlerden promosyon olarak hediye gelir.
Hediye ajanda asla kullanmam.
Dediğim gibi, ajanda ve defter bölümüne giderim ve raflardaki ajandalara kendimi gösteririm.
İçlerinden biri, sadece biri, "ben buradayım, beni al ve eve gidelim" der.
Onu raftan elime alır, "merhaba" derim.
Benim için o kadar önemlidir ki ajanda alışverişi.
Nedenini anlatayım.
Her yıl, yeni yıla bir hafta kala, daha önceden aldığım ve çalışma masamın en görünür bölümünde büyük bir heyecanla o anı benimle birlikte bekleyen yeni ajandamı alır, dumanı buram buram tarçın kokularıyla salınan bitki çayımın eşliğinde, çalışma masamın başına geçer otururum.
Sonra, bitmekte olan yıl için zihnimde kısa bir gezintiye çıkarım.
Acısı ve tatlısıyla geçen yıldaki herşey için şükreder, teşekkür ederim.
Beni mutlu eden, etmeyen, üzen, üzmeyen, ağlatan, ağlatmayan, kısaca herşey için, her duygu için, yaşadıklarım ve öğrendiklerim için şükranlarımı sunarım.
En sevdiğim kalemimi elime alır, kollarımı sıvar, derin bir nefes alır ve yüzümde kocaman bir gülümsemeyle ajandamın ilk sayfasını açarım.
Yazmaya başlarım.
Yaşadığım ve bitmekte olan bu yıl için teşekkür ettikten sonra, gelecek olan yeni yıl için duygularımı yazmaya başlarım. Bu bir dilek listesi değildir. Bu yazının içinde kesinlikle, şu olsun, bu gerçekleşsin gibi net çizgileri olan hiçbirşey yoktur.
Her yıl yazdığım, kendimce belirlediğim birkaç cümleyi yazarım.
İlk sayfada bu yazılı olur.
Heyecanla yeni yılın getireceklerini beklemeye başlarım sonradan.
Bu yıl için hayalini kurduğum bütün dileklerim oldu.
Özellikle bugün, yıllardır sabırla beklediğim birçok güzel şeylerin haberlerini ve tebriklerini aldım.
Sonra eşimle bunu kutlamak için Tepe Prime Butcha'da kırmızı şarap eşliğinde akşam yemeğimizi yedik.
Evimize döndüğümüzde, bize getirdiği güzellikler için 2012'ye teşekkür ettik.
27 Aralık'ta Dubrovnik'e gidiyoruz ve 3 Ocak'da döneceğiz.
Eminim yıllardır aradığım o kar küresini de bulacağım.
Sizleri 2013 ajandamla ile tanıştırayım.
Pembe olanı da çantamda benimle gezecek olan, acil not alımında kullanılacak not defterim.
Ne tatlılar değil mi?
Belki siz de gidip, çantada kulanılan boyda ajanda almak isteyebilirsiniz.
Gidin ve onun sizi seçmesini bekleyin. Emin olun, o size diğerleri arasından göz kırpar.
Alın ve evinizin en sakin köşesine geçin, taze bir çay ya da kahvenizi alın, sonra 2012 yılının size getirdiklerini düşünün. İlk sayfasına 2013 yılı için, duygularınızı sohbet eder gibi yazın.
Ama önemli olan, bu yıl yaşadığınız iyi ve kötü ne varsa hepsi için teşekkür edin ve şükredin. Hepsinin bir sebebi vardır mutlaka.
Sonra da, durun ve bu yılın size getireceği mucizeleri gözlemlemeye başlayın.
Ne kaybedersiniz ki?
Hayat bence bir yap-boz oyunu gibi. Doğru parçalar elimizde, önemli olan onları yerleştireceğimiz doğru yeri bulmak.
Tek yapacağımız, yap-boz tahtasına dikkatlice bakmak. Hepsi aslında, gözlerimizin önünde.
Elimizdeki parçayı, başka bir yap-boz tahtasına uydurmaya çalışmak bizi hem mutsuz eder, hem de zaman kaybettirir.
Haydi!..
Ajandanızın ilk sayfasına, yap-boz tahtasındaki resmi tarif edin.
Tarif edin ki, elimizdeki parçaları yerlerine yerleştirebilelim.
Dilerim ki hayatınızda, bildiğiniz ve bilmediğiniz her yoldan size ulaşacak, maddi ve manevi bolluklar çok olsun...
Sevgilerimle...
Heyyfi...
- Posted using BlogPress from my iPad